Dr. Fahrettin Şanal


Şor, Ülüş, Çomçalı Gelin!

Geçmişi özleme gibi bir huyum yoktur. Geçmiş geçmiştir. Geçmişi özleyenleri de hiç anlamam. Her dönemi, kendi şartları içinde değerlendirip, geleceğe bakmalıyız


Geçmişi özleme gibi bir huyum yoktur. Geçmiş geçmiştir. Geçmişi özleyenleri de hiç anlamam. Her dönemi, kendi şartları içinde değerlendirip, geleceğe bakmalıyız. Dünya değişiyor, zaman geçiyor, teknoloji gelişiyor bırakın onları zihniyetler değişiyor. İnsani ilişkileri ele alalım. Ne kadar geriye gitsek ki? Bir 60 sene geriye gitsek, nasıl olur? 

Sahi 60 sene önce, yani 1960 larda hayat nasıldı, acaba? Tabi ki, genelleme yaparak bütün Türkiyedeki insani ilişkiler 1960’larda, şu şekildeydi diyemeyiz. Bunu demek elbette akademinin işidir. Bizim değil. Ama şöyle yapabilirim. 1960 larda kullanılan dilden ve geleneklerden örnekler verebilirim. 

Mesela, 1960’larda Adana İli, Osmaniye İlçesi, Toprakkale Nahiyesini merkeze alarak, öncelikle kullanılan tipik bir kelime örneği vereyim. Şimdi diyeceksiniz sen tarihten bahsediyorsun, herhalde! Osmaniye İl (1996)Toprakkale de İlçe oldu. Bir de 1960’lar, 2020’li yıllarla karşılaştırılamaz diyebilirsiniz. Zaten ben de karşılaştırmayacağım. Sadece bir dönemle ilgili aklımda kalanları anlatacağım. Anlatmak dedim de aklıma “şor vermek” ifadesi geldi. “Şor” kelimesinin Türk dil kurumu sözlüğünde yörelere göre değişik anlamları var. Benim belirtmek istediğim Osmaniye çevresinde, dolayısıyla Toprakkale’de kullanıldığı anlam. Yani “Anlatmak, konuşmak” anlamında “şor vermek” kullanılırdı. Mesela “geç oldu artık Keçi şorunu yarın ver.” cümlesinde şor vermek konuşmak/anlatmak anlamında kullanılmıştır. “Şor vermeyi bırak da beni dinle!” cümlesinde de yine şor kelimesi anlatmak anlamında kullanılmıştır.

Toprakkale’de 1960’lı yıllarda sadece şor mu verirdik? Gelenek olarak komşulara “ülüş” de verirdik veya alırdık. Bu da önemli bir davranıştı. Sonraları unuttuğumuz bir gelenek! Şimdi hepten unuttuk desem yanlış olur mu? Evde nefis bir yemek piştiyse ondan komşulara da verirdik. Tabi aynı şekilde komşulardan da bize yemek gelirdi. Burda amaç doyurmak değil paylaşmaktı. Düşünün sizin evde iki sac arasında etli kömbe pişiriyorsunuz, bundan mutlaka komşunuza “ülüş” verirsiniz. Hatta şöyle de güzel ama negatif bir söz vardı. Komşu komşusuna ülüş vermek istemezse, “komşu bir tabak getir de sana ülüş vereyim” dermiş!

Nasıl olsa örnek vermeye başladım. Aklıma gelen diğer kelimeleri de yazayım. Bunlardan birisi de “Maşala” idi. Maştala ne ola ki? Hemen söyleyeyim. Biber, patlıcan, domates fidelerine “maşala” derlerdi. Komşular birbirlerinden maşala alıp kendi bahçelerine ekerlerdi. 

Pekala, “pıslan papır” diye, neye derlerdi? İlginçtir, şimdi saklambaç dediğimiz oyunun bizdeki adı “pıslan papır” idi. Yani bizler çocukluğumuzda mahalle meydanında “Pıslan papır” oynardık. Sonra bizim pıslan papırın adı saklambaç oldu! Tıpkı bizim çomçanın kepçe olması gibi! Sahi “çomça” neydi? Eskiden metal kepçeler yoktu. Onun yerine Çomça dediğimiz, ahşap kepçeler kullanılırdı. Çomça deyince aklıma Toprakale’de oynadığımız bir oyun geldi. Oyunun adı “Çomçalı Gelin” idi. Sözleri hâlâ hatırımda;

 

 “Çomçalı gelin çom ister,

 Bir kaşıcık yağ ister,

 Yağ verenin oğlu olsun,

Bulgur verenin kızı olsun.”

 

Yılın çeşitli dönemlerinde bu oyun oynanırdı. Genelde ilkbaharda ama kış ortasında ve hatta yazın bile çomçalı gelin oynardık. Önce uzun bir ağaç parçası Çomçanın tutacak yerine bağlanır. Bu gelinin gövdesi olur. Sonra çomçanın alt kısmına enine gelecek şekilde bir çubuk bağlanır. Bu da gelinin kolları olur. Daha sonra gelin süslenir. Sonra gençler, çocuklar köydeki evleri dolaşırlar. Her evin önüne geldiklerinde koro halinde yukarıda verdiğim dörtlüğü söylerler. “Çomçalı gelin çom ister...”

Ev sahipleri hiç bir zaman Çomçalı Gelini boş göndermezler. Çünkü Çomçalı Gelin yağmur yağış demek, bolluk bereket demektir. Gençler, tabi ki kızlar ve erkekler evlerden topladıkları yiyecekleri, genelde oyunu organize eden çocuğun evine götürürler. Orada köyün kızları, delikanlıları yemek yaparlar, birlikte yerler. Bu oyunun Türklerin ta Orta Asyadan getirdiklerine dair bir kanaat vardır. Çomçalı Gelin oyununda bolluk bereket inancı, birlik beraberlik, dayanışma ve paylaşma vardır.

Şimdi diyeceksiniz hocam geç bunları! Bunlar eskide kaldı. Artık teknoloji var. İnternet var. Cep telefonları var. Sosyal medya var. Var ama Çomçalı Gelin ruhu yok mu? Yani bereket, birlik beraberlik, dayanışma, paylaşım... Bilmem? Ben size sorayım. Var mı? Yine de cevabı ben vereyim.Tabii ki var.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

  • Cumartesi 28.5 ° / 15.2 ° Güneşli
  • Pazar 34.3 ° / 19 ° Güneşli
  • Pazartesi 29.3 ° / 15.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı