Merhaba çok kıymetli okuyucularımız,
Dün gazetede haber güncellemeleri yapılırken dikkatimi çeken bir haberle karşılaştım. Osmaniye Devlet Hastanesi’ne, kanser hastalıklarının teşhisinde kullanılmak üzere PET-CT isimli yeni bir cihazın getirildiği duyuruluyordu. Yeni alınan görüntüleme cihazının hayırlı uğurlu olmasını diliyoruz.
Cihazın yerli üretim mi, yoksa yurt dışından mı ithal olduğu bilgisi verilmemişti; açıkçası bunun da çok bir önemi yok. Benim asıl dikkatimi çeken konu, bu cihazın şekli ve kullanım biçimiydi.
Son yıllarda sağlık sektöründe kullanılan görüntüleme cihazlarına baktığımızda, teknolojinin geldiği son noktanın sadece “hızlı tanı” değil, aynı zamanda insan psikolojisini zorlayan tasarımlar olduğunu görüyoruz. PET-CT, MR, tomografi gibi cihazlar ne yazık ki dış görünüş itibariyle bir tıbbi cihazdan çok, tabutu andırıyor. Korku filmi sahnesi gibi daracık, karanlık, kapalı alanlar. İnsan bu cihazlara girerken kendini hayatta kalma mücadelesi verirken buluyor. Özellikle klostrofobisi olanlar için bu cihazlara girmek adeta bir kâbus gibi.
MR cihazlarını hepimiz biliriz. Her tarafı kapalı, insanın üzerine doğru gelen soğuk metalik bir yapıdır. Pek çok kişi bu cihazlara girmeye çekiniyor. Girenler de korku ve tedirginlik içinde giriyor. Dünkü haber konusu olan PET-CT cihazı da maalesef bu görüntüden farklı değildi. Yine kapalı, yine tabut gibi, yine korkutucu…
Bana göre bu cihazları tasarlayan firmalar insanlara sağlık sunmayı hedeflerken, farkında olmadan psikolojik olarak onları hastalığın daha da içine itiyor. Elbette bu cihazlar birçok hastalığın erken teşhisinde hayati rol oynuyor, bunu kimse inkâr edemez. Ancak bu cihazların dış yapıları, içine giren insanı daha hasta hissettiriyor. İnsan bedenini iyileştirirken ruhunu da düşünmek gerekmez mi?
Oysa dünyada lazer teknolojisi gibi, çok daha çağdaş ve hasta dostu yöntemler geliştiriliyor. Açık, ferah, korkutmayan ve insanı tedirgin etmeyen cihazlar üretmek neden bu kadar zor? Teknolojiyi geliştirirken, insanın psikolojisini de gözetmek gerekir. Sağlık sadece bedenin iyiliği değildir; insanın kendini iyi hissettiği bir ortam da sağlığın bir parçasıdır.
Bir an hayal edin… Bu cihazları tasarlayan mühendisleri, kendi yaptıkları cihazların içine koyduğumuzu. Acaba onlar o daracık metal tünelin içine gönül rahatlığıyla girebilirler mi? Hiç sanmıyorum. Çünkü bu cihazlar hasta kadar sağlıklı bir insanı da bunaltacak yapıdadır.
Benim bu konudaki naçizane tavsiyem şudur: Artık görüntüleme teknolojisinde yeni bir sayfa açılmalıdır. Daha açık, daha hızlı, daha insani cihazlar üretilmelidir. Tabut gibi kapalı kutular değil, umut aşılayan modern cihazlar tasarlanmalı. Çünkü sağlık yalnızca teşhisle değil, hastaya hissettirilen güven ve huzurla da mümkündür.
Bu mesele sadece bir cihaz meselesi değildir; bu, teknoloji ve insanlık arasında kurulan denge meselesidir. Ve bu denge şimdilik, maalesef insanın aleyhine çalışıyor.
Stresin hastalıktan daha tehlikeli olduğunu düşünürsek, o cihazlara giren insanların stresini siz iyi hesap edin.




