İnsanlar yeniliklere ve yenilikleri yaratmaya meraklıdırlar. Yeniliklere uymakta o kadar kolay olmaz. Bir elbise modeli, toplumun büyük bir çoğunluğu tarafından benimsenir. Giyilmeye başlanır. Bir de bakarsınız ki, herkes yeni modaya uymuş. Aynı moda elbiseyi birçok yerde farklı insanlar giyiyor. Kimi insanlar moda olan modeli beğenmezler, ama modaya uymak var ya? Beğenmeseler de modaya uymak zorunda hissederler kendilerini. Kıyafette model yaratmak? Kadınlara özgü kıyafetler moda da öncelikle akla gelir. Bikiniler, mayolar, iç gıdıklayıcı iç çamaşırları daha çok ilgi çekerler. Kadın giysileri olmalarına rağmen, daha çok erkekler ilgilenir bunlarla. Her mevsim yeni kreasyonlar açılır. Hep merak etmişimdir. Mankenlerin podyumlarda sergiledikleri, taşıdıkları giysiler acaba çok mu satılıyor? Hayır. Onların alıcıları belli. Ama yinede toplumun her kesimine tanıtım yaparlar. Ne olur ne olmaz, yeni bir alıcısı çıkabilir. Modaya uyacak yeni insanlar mutlaka olacaktır. Moda deyince aklımıza podyum, manken gelir. (Aslında niye yalan söyleyeyim, defileleri seyretmekte başka bir heyecan veriyor insana) Birçok dalda moda vardır. Benim anlatmak istediğim modanın, mankenle, podyumla, modacıyla alakası yok. Toplum bireyleri, tarihin belli kesitlerinde bir düşünce akımının peşinden koşabilirler. İnanarak, düşünceleri uğruna militanca mücadele edenler olduğu gibi neyin ne olduğunu bilmeden koşanlar da olabilir. 1970?li yıllarda Türkiye?de inanarak devrimci düşünceye sahip çıkanlar olduğu gibi devrimcilik modasına uymuş büyük bir kitle vardı. Sanki, devrimcilik modası dünyada olduğu gibi Türkiye?de de esiyordu. Ne olduysa, farklı nedenlerle o büyük kitle, devrimcilik modasından uzaklaştı. Bunun yerine yeni bir moda getirilip benimsetilmeliydi. (İnanan, samimi, inançları siyasette kullanmayan insanlara diyeceğim yok) Neydi o? Tarikatçılık, din tüccarlığı ve onun arkasındaki siyasi yapılanma, dini kıyafet adı altındaki giysiler. (Mantolar, türbanlar, başörtüleri, eşarplar, boneler ve bunun paralelindeki eğitim çalışmaları) Bundan sonra Türkiye?de yeni moda; tarikatçı olmak, dini kuralları bilseniz de bilmeseniz de dinci olmak. Türban da bu yeni modanın parçası. Bu kıyafetinde, çok güzel yakıştığı genç ve güzel kızlarımız var. Ama unutulmasın ki, bu bir moda. Ne yapalım, ben toplumun gerisinde kaldıysam, yeni modaya uyamıyorsam, benim günahım ne? Kırk yıl önce İslam dinini nasıl tanıdıysam, öyle inanıyorsam, İslamiyetin hoşgörüsü, benim için o gün ne ise bugünde o dur. Hiçbir zorlama, baskı moda olmamalı. Çünkü modalar geçicidir. Toplumu çatışma ortamından uzaklaştırıp, insanlarımızı bir birilerini kucaklar hale getirmeliyiz. Bu bir sorumluluktur, görevdir. Haydi, şimdi ?Barış? moda olsun!




