Merhaba çok kıymetli okuyucularımız,
Yaz aylarının kavurucu sıcaklarını iyiden iyiye hissettiğimiz şu günlerde, serinliği ve doğasıyla adeta bir cennet olan Zorkun Yaylası’na olan ilgide ciddi bir artış yaşanıyor. Şehir merkezinin bunaltıcı havasından kaçmak isteyen binlerce insan Zorkun’un serin yayla havasına sığınıyor. Ancak bu güzelliğin keyfini tam anlamıyla yaşayabilmek için bazı sorunların da artık bir çözüme kavuşturulması gerekiyor.
Her yıl aşırı yağışlar ve seller nedeniyle bozulan yollar bu yıl bu yıl bozulmadı.. Sağlam bir altyapı çalışmasıyla Zorkun Yaylası’na ulaşım artık çok daha konforlu hale geldi. Bu anlamda Osmaniye Valimiz Sayın Dr. Erdinç Yılmaz’a teşekkür ediyoruz. Yapılan bu güzel hizmet, Zorkun’a olan ulaşımı kolaylaştırdı ve vatandaşlarımız için büyük bir rahatlama sağladı. Ancak yolun yapılmış olması, tüm sorunların çözüldüğü anlamına gelmiyor.
Zorkun Yaylası’nın en temel problemlerinden biri de içme suyu sorunudur. Yaylada yaşayan ve yazın gelen vatandaşların suya erişim konusunda ciddi sıkıntılar yaşadığı bilinen bir gerçektir. Bu sorunun da artık kalıcı çözümlerle ele alınması şarttır.
Bir diğer önemli problem ise trafik. Yaz aylarında nüfusu 250 bine ulaşan bir yayladan söz ediyoruz. Bu kadar yoğunluğun yaşandığı bir bölgede yolların darlığı büyük sıkıntılara neden oluyor. Özellikle hafta sonları Zorkun’a çıkmak isteyen vatandaşlar, yayla girişinden başlayarak Büyük Küreci’ye kadar uzanan uzun araç kuyruklarıyla karşılaşıyor. Zorkun’un birçok yerinde yollar öylesine dar ki, iki aracın yan yana geçmesi mümkün değildir. Bu durum hem sürücüler için hem de yayla halkı için ciddi bir stres kaynağı haline gelmiş durumdadır.
Bana göre bu durum artık ertelenmeden çözüme kavuşturulmalıdır. Yol kenarındaki evlerin sahipleriyle uzlaşılarak, gerekirse kamulaştırma yöntemine başvurularak yollar genişletilmelidir. O kadar güzel, o kadar özel bir yaylanın bu denli basit görünen ama yıllardır süren sorunlarla boğuşması kabul edilemez. Bu işler sadece “yamalı bohça” mantığıyla değil, kalıcı çözümlerle ele alınmalıdır.
Zorkun Yaylası için geleceği gören, uzun vadeli ve bilimsel bir proje hazırlanmalı; bu yaylaya önümüzdeki 100 yıl yetecek nitelikte yollar, altyapılar oluşturulmalıdır. Bu sadece bugünün değil, gelecek nesillerin de hakkıdır.
Doğasıyla, havasıyla, kültürüyle bölgenin gözbebeği olan Zorkun Yaylası’nı sahipsiz bırakmamak hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkilileri bu konuda duyarlı olmaya, vatandaşlarımızı da bu güzel yaylaya sahip çıkmaya davet ediyorum.
Unutmayalım; Zorkun hepimizin ortak mirasıdır.