Bugün 10 Kasım.
Büyük düşünür, en büyük komutan, devlet adamı, devlet kuran siyasetçi, acımasız Dünya savaşının içerisinden bir ulus çıkarmasını bilen, Allah?ın bu millete armağan ettiği kurtarıcımız ve devletimizin kurucusu Atatürk?ümüzün 77. Ölüm yıl dönümü.
Tüm milletimizin başı sağ olsun.
Tüm Dünya onu anlamaya çalışırken, bizler nedense onu anlamamakta direniyoruz.
Bugün bu topraklarda herkes inancını özgürce yaşayabiliyorsa, camilerimizde özgürce ezanlar okunup, ibadetler yapılabiliyorsa, bunda büyük kurtarıcımızın, Atatürk?ümüzün hiç mi payı yok?
Atatürk yalnızca bu yüz yılı aydınlatan bir meşale değil, dünya durdukça insanlığın önünü sonsuza dek aydınlatacak bir enerjidir, güçtür.
Bugün 10 Kasım. Ülkemizin her ilinde, ilçelerinde törenler düzenleniyor. Yapmacıkta olsa, onu sevmeseler de törenlerde ona saygı duruşu yapıyorlar. Halbu ki, riyakarların saygısına onun ihtiyacı yok. Dünya onu saygıyla anarken, ne oldu da bizim içimizden, Atatürk?ten nefret eden hainler ve orta çağın karanlığını özleyenler çıktı?
Bu milletin, hurafelerden ve yalancı din söylemlerinden arınması gereğiyle, kutsal kitabımızı, anlaşılır hale getiren (tercüme yaptıran) ler dine de hizmet etmiş olmazlar mı?
O bizim efendimiz değil, kurtarıcımız, devletimizin kurucusu, Atatürk?ümüzdür.
O bir başkaldırandır. Karanlığa ve suskunluğa, sömürüye karşı? Karanlığı aydınlatandır.
Sıradan bir yurttaş olarak kendimi de sorumlu hissediyorum. Daha da aydınlatılmak, korumak üzere bizlere(gençliğe) emanet edilen Atatürk değerlerine sahip çıkabildik mi? Yoksa, Atatürk?ün değerleri ile kavga edenlere seyirci mi kaldık?
Nereye gidiyoruz?
Sevgili Atatürk, sorumluluğumuzu yerine getirmedik. Ama yine de senden utanmadan 10 Kasımlarda törenlerde bulunuyoruz.
Eğer bu millet bir dua edecekse, peygamberden sonra Atatürk?e dua etmeli.
Makamın Cennet olsun ATAM!