Prof. Dr. Mustafa Fedai Çavuş

Tarih: 25.10.2016 08:54

Ataların İzleri

Facebook Twitter Linked-in

21-29 Mayıs tarihleri arasında Avrupa Birliğinin eğitim alanındaki uygulamalarından biri olan Erasmus değişim programı kapsamında eski Yugoslavya`dan doğan bazı ülkeleri görme şansım oldu.

Erasmus programı eğitim kurumlarındaki öğrenciler, eğitimciler ve diğer çalışanların belirli sürelerle kurumun anlaşmalı olduğu AB ve aday ülkelerindeki diğer eğitim kurumlarını ziyareti içeren değişim programı.

Özellikle üniversite öğrencilerinin bu programla başka bir ülkede en az bir yarıyıl bulunma şansını iyi değerlendirmelerini tavsiye ediyorum. Böylelikle başka bir coğrafyada başka insanların bakış açısını görme ve kendi şartları ile bulundukları ülkenin şartlarını karşılaştırma imkanı bulacaklardır.

Bana da Erasmus kapsamda Hırvatistan, Bosna Hersek ve Slovenya`yı ziyaret edip Macaristan`daki eski Türk yurtlarını görmek nasip oldu.

Programımız anlaşmalı olduğumuz Hırvatistan`daki Virovitica College`la başladı. Tabiki buraya ulaşmak için başkent Zagreb` e uçmak gerekti.  Zagreb Yugoslavya`nın parçalanma sürecinde en az hasar gören şehirlerden birisi. Kentin meydanında ülkeyi Osmanlıya karşı savunan Josip Jela?i?`in heykeli var. Onun dışında şehirde fazlaca görecek bir şey yok. Fakat genel olarak ekonomik anlamda eski Yugoslavya`dan ayrılanlar içinde Slovenya ile birlikte en iyi durumda olanlardan.

Virovitica küçük bir şehir. Üniversitesi OKÜ ile aynı yaşata fakat bizim Kadirli MYO kadar kapasiteye sahip.  Burada okul yönetimi ve dış ilişkiler çalışanları ile tanışıp üniversitemizi ve Osmaniye`mizi ifade eden hediyelerimizi (tabiki fıstık vazgeçilmez) takdim ettik. Eğitim sürecinde Türkiye, Osmaniye ve OKÜ hakkında bilgiler verip, "Kurumsal sosyal sorumluluk: Türkiye örnekleri" konusunda  dersimizi verdik.

Virovitica Macaristan sınırına on kilometre mesafede olunca bu fırsatı değerlendirmemek olmaz deyip, yaklaşık 100 km mesafe içersinde yer alan Zigetvar, Peç ve Mohaç`ı ziayret ederek atalarımızın  izlerinde yürüdük.

Zigetvar yaklaşık 100 yıl Osmanlı hakimiyetinde kalmıştır. Zigetvar kalesi en önemli tarihi yapıdır. Şehirde Türk- Macar dostluk parkı vardır ve içerisinde Kanuni Sultan Süleyman ve Miklós Zrínyi adına dikilmiş bir anıt bulunmaktadır.

Pecs Macaristan`ın beşinci büyük şehri ve Kanuni zamanında Osmanlı hakimiyetine giren şehir yaklaşık 150 yıl Türkler tarafından yönetilmiştir. Şehir ovaya bakan bir yamaca yerleşmiş ve yeşil bir coğrafyaya sahip. Şehrin meydanında Osmanlıdan kalan 17 camiden en büyüğü olan Gazi Kasım Paşa camisi vardır, fakat bugün minaresi yoktur ve kiliseye dönüştürülmüştür. Yakovalı Hasan Paşa Camii, bugün Türk-Osmanlı el sanatları müzesidir.

Mohaç meydan savaşı  en hızlı (2 saat) biten meydan savaşıdır ve bu savaşla Macaristan`ın büyük çoğunluğu Osmanlı hakimiyetine girmiştir. Bugün Mohaç, Tuna kıyılarında 10 bin civarında bir nüfusa sahip küçük bir şehir olarak  ayakta.

Macaristan üzerinden Bosna Hersek`in en büyük şehri ve başkent Saraybosna`ya ulaşıyoruz. Şehir genelde tepelik bir arazi üzerinde kurulu ve hemen her tarafında büyük mezarlıklar göze çarpıyor.

1992-96 yılları arasında ülkedeki Sırplar ve Hırvatlar tarafından Müslüman olmaları nedeniyle adeta soykırıma tabi olan insanların acılarını yüzlerinden görmek mümkün.  1992-96 yılları arasındaki kuşatmada 10 binden fazla insan hayatını kaybetti.

Burası, özellikle Başçarşı, herhangi bir geleneksel Türk şehrinden farklı değil. Türk kültürünün izlerini her yerde görmek mümkün.  Şehir aynı zamanda üç farklı dinin mabetlerini barındırması nedeniyle Avrupa`nın Kudüs`ü olarak tanımlanıyor.

1400`lerin sonunda Osmanlı hakimiyetine giren şehir hızlı bir şekilde ticaret merkezi olarak kalkınmış ve  1878 yılına kadar Osmanlı`nın bir parçası olmuştur.

1885 yılında Avrupa`nın ilk tramvayının çalışmaya başladığı şehirde bu tramvaylar eskimiş  olsa da hala çalışıyor. Sırp güçlerinin saldırıları sırasında yıkılmış ve zara görmüş pek çok tarihi yapı onarılmış ve bugün hizmet vermeye devam ediyor.

Mostar, Hersek bölgesinin en büyük şehri ve idare merkezi . İç savaş sırasında en fazla zarar gören şehirlerin başında yer alıyor. Etnik anlamda şehrin yapısı değişmiş ve insanlar Nevatna nehrinin iki tarafını paylaşarak ayrışmışlardır. Savaş sırasında yıkılan tarihi Mostar köprüsü tekrar yapılmış ve şehrin bu bölgesi en önemli turizm alan olmuştur.

Mostar bölgesinde yer alan Alperenler Tekkesi  yaklaşık 600 yıllık bir geçmişe sahip ve bölgede Müslümanlaşmanın yayılmasında önemli bir faktör.  Burası aynı zamanda Sarı Saltuk`un tekkesi olarak kabul ediliyor.  Kuruluşu Bektaşi olsa da bugün Nakşibendi geleneği üzerine varlığını sürdürüyor.

Türk`ün Avrupa?da yerleştiği son nokta, görkemli sınır karakolu. Kendinizi yabancı hissetmezsiniz, kalesi, taş evleri ve muhteşem manzarası ile harika bir yer Poçitelli.

Bugün Bosna Hersek  turizm gelirleri ile ayakta kalma mücadelesi vermektedir. Balkanların ortasında Müslüman olarak varlığını sürdürmenin bütün zorluklarını yaşamakta olan Bosna Hersek herşeye rağmen başı dik bir şekilde yaşayan insanların yurdu.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —