Prof. Dr. Mustafa Fedai Çavuş

Tarih: 25.10.2016 08:54

Büropatolojik bir vaka

Facebook Twitter Linked-in

Yönetim teorilerinden bir tanesi Alman sosyolog Max Weber`e ait olan Bürokrasi yaklaşımıdır. Bürokrasi kavramı yönetim literatüründe olumlu bir anlam ifade etse de Türkiye`de pek olumlu şeyler çağrıştırmaz.

Bu yaklaşıma göre kurumlar bürokratik olarak yapılandırılır ve bu yapı içerisinde görevler kusursuz olarak icra edilirse yönetim sürecinde başarı elde dilecektir.

Elbette teori ile gerçek her zaman örtüşmeyebilir. Dolayısı ile bu teorinin de uygulamalarında  olumlu ve olumsuz sonuçları görülmüştür.

Bürokrasi anlayışına karşı yöneltilen eleştirilerden birisi Victor Thompson tarafından yapılmıştır ve adına Büropatoloji denmiştir.

Büropatolojide  kişiler zamanla kendisini kendi çalıştığı bölümün ya da kurumun vazgeçilmez, en önemli elemanı olarak görmesi fikrine sahip olur.

Kendini vazgeçilmez olarak gören kimse işinde otoriter ve katı davranışlar gösterir.

Bu konuya nereden mi geldim?

Geçmiş yıllarda duymuştum ama önemsememiştim ve geçenlerde haberlerde iktidarın kıdemli ve özgül ağırlığı olan bir üyesi aşağıdaki cümleleri tekrar söylediğini duydum.

Biz gidersek Türkiye?de her şey kötüleşir.  Bunların(muhalefetin) eline kalsak 5 ay maaş ödeyemezler, bütün yatırımlar kalır, vaz geçerler. İnsanımızın yaşam standartlarını hayat kalitelerini bir kenara atarlar. Bunlar devlet idaresi bilmez. Kime teslim edeceksiniz? Şöyle gözünüzü kapayın üç aylığına AK Parti iktidardan `cee` deyip kaçıverse, kime bırakacaksınız? Kim hükümet kuracak? Kim Başbakan olacak? Bu bütçeyi kim yönetecek? Dış ilişkileri kim idare edecek? Bulamazsınız! 

Bunları duyunca dedim ki; işte tam bir büropatolojik vak`a.

Hem bireysel hem de kurumsal olarak.

Yıllardır var olan Türkiye Cumhuriyeti sanki daha önce ayakları üzerinde durmuyormuş, bu zat-ı muhteremler sayesinde varlığını sürdürüyormuş.

Evet, siz olmasaydınız;

Yolsuzluk ve rüşvet tavan yapmazdı,

Adam kayırma ve liyakatsizlerin göreve getirilmesi bu kadar olmazdı,

Memurlar enflasyon altında maaşa mahkum olmazdı,

İşçiler taşeronlaşarak asgari ücrete mahkum olmazdı,

Teröristler şehrin göbeğinde askerimizin kafasına sıkamazdı,

Komşularla ilişkilerimiz bozulmazdı,

Terörist dediklerimiz kurtarıcı sıfatıyla, muzaffer ordu edasıyla (hem de cumhuriyet bayramında) topraklarımızdan geçemezdi,

Kişiye özel kanunlar yapılmazdı,

Kuvvetler ayrılığı ilkesi bozulmazdı,

Eğitim sistemi ile sabah akşam oynanmazdı.......

Daha yazacak çok şey var ama yazıyı fazla uzatmamak lazım.

Bir devlet büyüğümüz ne demişti?

"Güzel şeyler olacak"

Evet birşeyler oluyor, olmasına da.

Olan yine Türk Milletinin evlatlarına oluyor.

Not: Muharrem ayınızı ve Aşure gününüzü tebrik ederim


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —