Prof. Dr. Mustafa Fedai Çavuş

Tarih: 25.10.2016 08:54

Enflasyon, faiz ve döviz

Facebook Twitter Linked-in

Enflasyon fiyatlar genel seviyesindeki sürekli bir artışı ifade ederken aynı zamanda paranın alım gücünün düşmesi anlamın da gelmektedir.

Peki enflasyon dediğimiz şeyin sebebi nedir?

Enflasyon iki şekilde ortaya çıkar.

Birincisi talep enflasyonu, ikincisi ise maliyet enflasyonu.

Talep enflasyonu  piyasada mevcut mal veya hizmetin alıcıların talebini karşılayacak kadar olamamasından kaynaklanır. Örnek verecek olursak; 100 tane ekmek var ama 200 tane isteniyor. Bu durumda fiyatlar yükselir ve bazılarının alamayacağı seviye gelir, arz ve talep eşitlenir. Ama ekmeğin fiyatı artmış yani enflasyon yükselmiş olur.

Maliyet enflasyonu ise bir mal üretmek için kullandığınız hammaddelerin fiyatlarının yükselmesi neticesinde ister istemez satış fiyatının da yükselmesi neticesinde ortaya çıkar. Maliyetler neden yükselir? Hammadde azalmıştır, dışarıya bağımlısınızdır ve dışarıdaki olumsuz faktörler dengeleri bozmuştur vs.

Hangi sebeple olursa olsun enflasyon istenmeyen bir durumdur.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) her ayın ilk haftası bir önceki ayın bir önceki ay ve oniki aylık enflasyon oranlarını tüketici ve üretici bazında açıklar. Buna göre mart ayında aylık artış yüzde 1,19 yıllık  enflasyon ise 8,70 olarak gerçekleşti. Bu rakamlar neredeyse 12 yıldır aynı oranlarda seyredip duruyor.

2002 yılında enflasyon 3,5 yıllık koalisyon döneminde, bütün olumsuz ekonomik koşullara rağmen yüzde seksenlerden yüzde yirmilere kadar düşürülmüştü. Dolayısı ile 13 yıldır yüzde onlar seviyesinde dolaşan enflasyonu bir başarı olarak görmek tartışmalıdır. Halihazırda 2003 yılında sonra dünya ekonomisindeki oluşan bahar havasıyla bu oranın yüzde 4-5 civarında seyrediyor olması gerekirdi.

Bir diğer konumuz faize gelince. Ekonomi literatüründe faiz sermayenin getirisidir. Dolayısı ile sermaye sahipleri en yüksek getiri için en yüksek faizi tercih edeceklerdir. Net geliri görmek için enflasyon oranı ile faiz oranı arasındaki farka(orana) bakmak gerekir.

Örneğin, faiz yüzde 100 iken enflasyon yüzde 80 ise fark yirmi puandır, oran olarak yüzde 25`tir.

Faiz yüzde 15 iken enflasyon yüzde 10 ise fark 5 puandır ama oran yüzde 50`dir.

Rakamlara baktığınızda küçük olanlar cazip görünmektedir. Fakat gerçekte ödenilen bedel daha yüksektir.

Dolayısı ile bu iktidar döneminde düşük oranlarla insanımızın gözü boyanmış ama aslında yüksek faizler ödenmiştir.

Gelelim üçüncü konu olan döviz meselesine.

Aslında her üç konuyu birbirinden bağımsız ele almak mümkün değil.

Biliyorsunuz yaklaşık 6 ay öncesinde başlayan faiz kavgası vardı. İşi bilmeyenler bilenlere ders vermeye çalışıyor, ben diyorsam yanlış doğru itiraz etmeden yapacaksın diyordu.

Sonuç faizler yerinde saydı ama döviz fiyatları aldı başını gidiyor. Yaklaşık kayıp yüzde 30 civarında.

Bunun anlamı Türk parası Amerikan parası karşısında yüzde 30 devalüasyona uğradı yani değer kaybetti.

Bunun anlamı yurtdışıyla döviz üzerinden anlaşma yapan ihracatçı zarar etti,bir kısmı battı. İthalat daha pahalı hale geldi, dolayısı ile maliyetler arttı. Maliyet artışı eşittir enflasyon.

Türkiye ülke olarak borçlu bir ülke. Borcunuzu çevirmek için mevcut ekonomik yapıda üretim olmadığından, borçlanmak zorundayız. Borç bulabilmek için ise faiz ödemek zorundayız.

Türkiye`nin kısa vadeli, yani bir yıl içinde ödemesi gereken borç miktarı yaklaşık 150 milyar dolar. Hazinemizde buluna döviz stoklarımız bunu ödemeye yetmiyor. Yıllık ihracatımız 155 milyar dolar. ama ithalatımız yaklaşık 240 milyar dolar. Yani güçlü değiliz. 

Ümitsiz olmamak lazım, yıllardır toz pembe gösterilen tablonun aslında gri olduğu ortaya çıktı. İyice kararmadan doğru kararlarla, doğru politikalarla, doğru insanlarla Türk milleti hak ettiği yere gelecektir. 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —