Dr. Fahrettin Şanal

Tarih: 14.10.2025 16:33

“Ölüyü düşürüp de dövüşenler!”

Facebook Twitter Linked-in

Hangi mevsimde kendinizi daha düşünceli bulursunuz? Bu soruyu sevmedim, onun için sorumu değiştiriyorum. Hangi mevsimde derin derin düşünürsünüz? Hayret bir şey, illa düşünce ile mevsimi bağdaştırmak istiyorum gibi bir hisse kapıldım. Halbuki düşünmenin de mevsimi mi olur? Sizce olur mu? Yok daha neler demeyin! Çünkü bir Rus* yazar “Sonbahar, derin düşüncelere dalmak, geçmişimizi, geleceğimizi ve hatta varlığımızı düşünmek için, belki de en uygun mevsimdir.” diyor. 

Burada takılmamız gereken esas sihirli kelime “düşünmek” olmalıdır. Yoksa düşünmenin mevsimi mi olurmuş? Olmaz ama yine de “mevsimi” ikinci derece sihirli kelime olarak alayım! O zaman bu hazan/sonbahar mevsiminde çok eskiden vuku bulmuş bir olayı düşüneyim. Yok canım, öyle derin düşünülecek bir olay değil. Aslında olayı yazayım da düşünmeye değer mi değmez mi siz karar verin. Tabi ki bu olayın 1930’larda yaşandığını hatırınızda tutun. Ancak bugünün gözlüğüyle dünü acımasızca eleştirmeyin.

Olay şudur; “Köyde husumetli iki aile vardır. Siz aileyi sülale olarak alabilirsiniz. Ailelerden birisinin bir ferdi yaşlılık veya hastalıktan ölür. Köy hafif tepelik bir yerdedir. Husumetli ölü sahibi aile köyün üst kısmında oturmaktadır. Diğer ailenin ise evleri köyün aşağı kısmındadır. Normalde böyle küçük köylerde ölüm var ise hasımlar bile cenazeye hısımlar gibi katılırlar. 

Pekâlâ ne oluyor? Bilin bakalım. Köyün yukarı kısmında oturan  ölü sahibi aile cenazeyi mezarlığa götürürken, bakarlar ki köyün aşağısından diğer husumetli oldukları aileden topluca kendilerine doğru gelenler var! Kavgaya geliyorlar zannıyla ölüyü derme çatma tabuttan düşürürler ve kavgaya tutuşurlar. Cenaze yuvarlanır ta aşağıdaki dereye düşer. Sonuç? Kim galip geldi bilmiyorum? Sizce falancalar mı yoksa filancalar mı hangisi galip gelmiştir? Gerçi anlatılanlara göre diğer köylülerin müdahalesi ile kavga sona ermiş, bu sefer de cenazeye bakmışlar. Cenaze tangur tungur aşağıya yuvarlanmış! Daha sonra cenaze bulunup, defnedilmiş.”

O gün bugündür, o köylülere yapışmış bir etiket vardır. Neymiş o? “Ölüyü düşürüp de dövüşenler.” Sahi o ailelere mensup fertler, acaba dedeleri yüzünden verilen bu etikete ne diyorlar acaba? Bu soru üzerine şimdi de torunlar arasında kavgaya sebep olmayayım! Herhalde dövüşmekle övünmezler veya gururlanmazlardır. 

Bu sonbahar mevsiminde şimdi çeşitli sorularla şu “ölüyü düşürüp de dövüşme” meselesini yorumlayalım. Ama nasıl? Tarafların olay anında ne düşündüklerini olayın bağlamını bilmiyoruz. Öyleyse bugünkü bilgi, görgü, eğitim durumumuz ışığında olayı sorgulayalım;

1- Sizce neden cenaze sahibi aile köyün aşağısından gelen hasımlarını dövüşmeye geliyorlar zannıyla hareket etmişlerdir?

2- Yine sizce neden belki de gerçekten cenaze törenine katılmak için gelen aile niyetini açıkça belirtmemişlerdir? 

3-  Köyün imamı, öğretmeni veya büyükleri neden dövüşe engel olmamışlardır? Belki de olamamışlardır. Bazen öyle de olabilir! 

4- Ben esas ölü tepeden aşağıya yuvarlanınca ne düşünmüştür, onu merak ediyorum! Şayet düşünebilseydi! Tövbe tövbe, elbette ölü düşünemez. Ama onun yerine siz düşünün! Olabilir mi? Aman Allah’ım, tam bir kara mizah oldu!

Konu uzadıkça “ölünün yerine siz düşünün” gibi saçmalamaya başladığımı fark ettim. En iyisi sonbaharda derin düşüncelere dalmayayım. Siz de derin düşüncelere dalmayın. Zaten unutulmaya yüz tutmuş sadece o köy civarındaki “ölüyü düşürüp de dövüşenler” yakıştırmasını tekrar hatırlatmaya gerek yoktu. Ama duramadım derin düşüneceğim derken fazla derine daldım herhalde!

 

*Vladimir İvanoviç Dal ya da Dahl (1801-1872) Hekim, Doğa bilimcisi,  , dil bilimci, Rus Coğrafya Derneği'nin kurucu üyesi, yaşamı boyunca sözlü tarih ve Rus folklorunun ögelerini derlemiş, yayınlamış bir etnolog ve nihayetinde Türkoloji'nin öncülerinden birisi olarak kab


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —