Dr. Fahrettin Şanal

Tarih: 30.08.2025 14:42

“Onlara adam demek, insanlığa iftiradır.”

Facebook Twitter Linked-in

Geçen hafta bir alışveriş merkezine gittik. Eşim, ben, anamın adı ağzımın tadı kızım, torunlar ve aslında kırk üç yaşında ama her dem çocuk olan büyük oğlum beraberdik. Alışveriş merkezinde bir anne baba ile birlikte bizim büyük oğlumuza benzer birisi  dikkatimizi çekti. Benim oğlum önlenebilen, tedavisi mümkün bir hastalıktan mustaripti. Onun şansızlığı hastalığının teşhisinde geç kalınmasıydı! Ama o anne-babanın yanındaki çocukta da bir gariplik görünüyordu.

Neyse alışveriş arabalarımız karşı karşıya gelince ben duramadım. Anne-babaya “Bu arkadaş kaç yaşında?” diye sordum. Kırk üç yaşında dediler. Benim oğlumla aynı yaştaymış dedim. Bu sefer onlar bana sordu. “Senin oğlunda mı çocukken havale geçirdi?” dediler. Ben hastalığının farklı olduğunu söyledim. Düşünün hiç tanımadığımız bir aile ile sanki eskiden beri tanışıyormuşuz gibi konuştuk. Yok aslında dertleştik. Onların da bizim diğer çocuklar gibi iki sağlıklı çocukları varmış. Oğlu bir yerde müdür kızı ise öğretmenmiş. Hani “Nasrettin hoca damdan düşünce, bana damdan düşen birini getirin, benim halimden ancak o anlar!” demiş. O hesap biz de damdan düşen aileler olarak hemen anlaştık.

Hayret o çocuğun annesinin şu sözünü dile getirmek için ne kadar da lafı uzattım. Bakın hâlâ o kadının sözünü yazmaya elim gitmiyor. Annenin sözü “Allah'ım bu yavrumuzu bizden sonraya bırakma!” Sağlıklı diğer iki kardeşi, hem anne hem baba tarafından akrabalar olmasına ragmen anne- baba yatıp kalkıp böyle dua ederlermiş!

Bir anne-baba engelli bile olsa bir çocuğu için nasıl böyle dua edebilir? Böyle bir duada Allahtan dilek nedir? Tabi ki, Allah'ım önce o evladımın canını al, sonra benimkini!

Haydi, buyurun bakalım. Bu tip anne babalar için sizler ne dersiniz? O dileklerinde  haklılar mı, haksızlar mı? Bir şey diyeyim mi bu satırları yazarken çok zorlandım. Neden? Çünkü ben de, hep o anne gibi dua ederdim. Hatta bir defasında büyük oğlum ciddi bir hastalık geçirdi. Doktor bize hastalığın çok ciddi/ölümcül olduğunu söyledi. Eşim de bana “Bak gördün mü, duan kabul oldu!” deyince, ben…

Beni anlatmayayım siz tahmin edin. Daha sonra ben doktora gittiğimde dahiliyeci Prof. Dr. “hocam sen hangi çocuğuna üzüldün?” diye sordu. Neyse ki hem oğlum Mesut hem de ben o rahatsızlıklarımızı atlattık. 

Dönelim gerçek hayata ve o durumdaki anne-babaların neden öyle dua ettiklerine gelelim. Örnekler vereyim mi? Belki sizler de anne babadan sonraya kalan kendini savunamayan, mağdur çocukların neler çektiklerine şahit olmuşsunuzdur! Mesela bir komşunun kendini ifade edemeyen hasta bir kızı vardı. Anne ölünce kardeşler onu bir bakım evine vediler. Bakım evinde iyi (!) bakımdan olsa gerek birkaç ay içinde öldü.

Başka bir örnek. Bir arkadaşın kardeşi vardı.Yaşıtlarına göre geri, saf, zihinsel geriliğin dışında diğer sağlık sorunları olan bir çocuk idi. Çocuk dediysem ellili yaşlardaydı. Çocuğun babası o hasta çocuğa diğer kardeşleri baksınlar, ortada kalmasın diye onun adına araba ve ev almışlardı. Sonra duyduk ki profesyonel hırsızlığı ile maruf kardeşi ve profeyonel üçkağıtçı abisi çocuğun evine ve arabasına çökmüşler. Yetmemiş annne- babadan o çocuğa kalacak mirasa da el koymuşlar.

Üçüncü bir örnek. Fabrika sahibinin ölümünden sonra geride kalan engelli çocuğuna  kardeşlerinin yaptıklarını yazsam inanamazsınız. Ah hayatta neler, neler oluyor, bir bilseniz! Benimki de laf mı? Sizler benden daha iyi bilirsiniz.

Bir de, yukarıda bahsettiğim o engelli kişilerin kardeşlerini görseniz bir adam zannedersiniz. Halbuki adam değil sadece adam müsvettesi olduklarını anlarsınız. Hatta onlara adam demenin, insanlığa iftira olacağını düşünürsünüz! 

Çok mu ileri gittim? Çok mu hissi yazdım? Daha o zengin, ünlü, eski politikacının engelli oğlundan bahsetmedim bile! Ama şahit olduğum birkaç istisnai örnekleri vermeyeyim mi? Bu istisnai örnekleri dikkate alırsak engelli çocuk sahibi anne babaların dualarında haklılık var gibi görünüyor. Siz ne dersiniz?

Burada elbette herkesi aynı kefeye koymuyorum. Allahtan ki iyiler çoğunlukta. Tabi ki, iyileri de anlatmam gerekir. Kötüleri anlatalım ders alınsın! İyileri anlatalım örnek alınsın! 

İnşallah, başka bir yazımda iyileri de anlatayım. Son cümlem; Bizim mücadelemiz hangi konuda olursa olsun cahillikle ve kötülerle olmalıdır,


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —