Bir zamanlar devlet büyüklerimizin katkıları ve övgüleri eşliğinde yapılan ve yapanlara methiyeler düzülen Türkçe olimpiyatları vardı.
Aslında Türkçe konuşan papağanlar olimpiyatı gibi bir olaydı bu.
Çünkü eğitim dili ingilizce olan okullarda, seçmeli Türkçe dersi alan ve kabiliyeti olan çocuklar neredeyse bir yıllık eğitime sokulduktan sonra bu olimpiyatlarda hünerlerini sergiliyorlardı.
Neyse bunlar geride kaldı, yapılan herşeyde bir hayır vardır diyelim.
Dünkü kankalar bugün düşman oldular.
Bugün dost olanların yarın düşman olmayacağını kimse bilemez.
Papağanlar cins varlıklar ve belki de maymundan sonra taklit açısından en yetenekliler.
Gerçi görmedim-duymadım-bilmiyorum maymunları insana çok benzese de konumuz papağanlar.
Papağanların konuşabilenleri en kıymetli olanları.
Türkiye`de eğitim sisteminin en iyi çıktısı herhalde çocukları konuşan papağan haline getirmek.
Eğitim sistemi ile sürekli oynandığı için ne başındakiler ne içindekiler ne olduğunu anlayabilmiş değil.
Malum son 10 yıldır ilkokula başlayan çocuklar bitişik eğik yazı (el yazısı) ile tanışıyorlar.
Kullanılan bütün materyaller ve etrafındaki herşey düz yazı ile çocuğa eğik yazı öğretmeye başladığınızda sonuç bir facia.
Kendi yazdığını okuyamayan, okuduğundan hiçbirşey anlamayan bir çocuk.
Sonrasında sadece ezberlediği birtakım şeylerin dışında birkaç kelam edemeyen papağan insanlar.
Son zamanlarda yetkili makamlarda oturan ama liyakatleri herzaman sorgulanan birtakım zevat bütün okullar imam hatip olmalı şeklinde açıklamalar yapıyor.
Şunu açıkça ifade etmeliyim hiçbir Müslüman Türk evladı İslam`ın öğretilmesine karşı değil.
Sorun, öğretme yöntemleri ve ne din adına nelerin öğretildiği.
Çünkü alfabe değişti bir gecede cahil kaldık diyen bir zihniyetle hareket edilirse bir gecede tekrar cahil kalma riski var.
Kutsal olanın İslam değil, Arapça olduğunu sanan insanlar var.
Yukarda bahsettiğim Türkçe konuşan papağanlara, Arapça okuyan papağanlar ilave etmenin bir yolu haline getirmeden din öğretimi ve eğitimi yapılmamalıdır.
Aksi taktirde papağanlar ülkesi olmaktan başka bir şey elimize geçmez.
Bizim ihtiyacımız olan düşünebilen insanlar.
Düşünen insan akıl ve mantık sahibidir.
Sahip olduğu bilgiyi tanımlayabilen, eksik yönlerini bilen ve mümkün olduğunca eksiklerini tamamlamaya çalışarak en iyi sonucu elde etmeye çalışan insan düşünen insandır.
Düşünen insan, araştıran ve sorgulayan insandır.
Düşünen insan, kendi değer yargılarını oluşturabilen ve doğruları noktasından hareketle karar verebilen insandır.
Kısaca, bize konuşan ve okuyabilen papağan değil, düşünen ve değerlendiren, insan lazım.
Gerçi bilgisayar ve tablet nesli papağandan çok hindi nesline doğru eğilim gösteriyor.
Bu konuya da başka bir yazımızda değinmek üzere.
Selam ve dua ile, kalın sağlıcakla.